“ içimde ne fırtınalar kopar aşkdan mı yoksa hevesten mi bunlar……”
Şimdi sevgili okurlarım bu aşk denilen şey nedir ?
Kime göredir? Kimledir? Niçindir? Vs vs bir sürü soru geliyor aklımıza değil mi?
Sorsak aşk nedir diye sizlere hepiniz illaki bir cevap verirsiniz ama biz gerçek aşkı arıyoruz düşüncelerinizi değil.
Malum kimi der aşk bana göre …… Bana göre …… Bana göre……
İşte aşk size göre değil kalbe göredir belki ya da kendi içinde ki varlığa göredir bilemezsiniz.
Aşk kelimesi “ aşega “ dan türemiştir “ aşeka “ nın manası sararak kurbanını öldüren sarmaşıktır yani ölümçül sarmaşık, “ aşega / y’aşigu / aşgan kelimesinden masdardır.
Ama bu dilimize farklı mana olarak geçti yani birbirini seven kişiler arasında yaşanan bağa “ aşk “ denir,
Sevene “ âşık “ sevilene “ maşuk “ diyoruz.
Şimdi biz buna aşk mı diyelim sevmek mi?
Siz verin kararını sevgili okurlarım,
Çünkü ikisi de aynı manaya geliyor sadece cazibeliği kalıyor hangisi daha çok yakışırsa.
Mamafih “ habib “ sevme’nin karşılığı , Habib. “ habbe / yehıbbü / habben “ ama masdar sıgalarından fa’ilün veznine giydirilmiş “ habibün “ olmuştur.
Peki niye “ Habib “ değilde “ aşk “ dedik çünkü cümlenin akışını bozuyor, duygu yönünde tuhaf hissettiriyor ondan aşk deyip manayı sevmek yaptık.
O zaman biz aşk demeye devam edelim sevgili okurlarım
“Mizgin bakışların lal etti benliğimi, çoşturdu kalbimi, bulamadım bu bakışlara cesaret, yüreğimin kafesinde esâret .”
Evet sevgili okurlarım elbet herkes aşık oldu / olur / olacak bu gerçek bir şey sonrasında tekrar sever misin bilemiyorum?
İlk sevgi bazıları için nimet oluyor bazıları içinse külfet oluyor, birine Şükür diğerine sabır düşüyor .
Aşk camiasında nasıl sevmeler var ve hangisi doğru desem de herkes kendine göre doğru söyler değil mi?
Şimdi gelelim geri aşka / bu aşkın gerçeği nedir? Sevgili okurlarım aşk denen şey ikidir
1-)aşk-ı ilahi
Bu malum olduğu üzere bizi yaratan Rabbimize duyduğumuz aşk hissi.
Bu aşkı tadan zaten fâni aşkına aldırmaz çünkü hakiki aşkı bulmuştur / tadmıştır. Bilir misiniz Züleyha’nın Yusuf’a aşkını işte bu hazzı Müslüman olunca aşk-ı ilahiye’ye bağlamıştır çünkü anlamış ki bu haz Yusuf (a s) dan değil allahdandı.
Aşk-ı fâni ‘yi aşk-ı ilahiye’ye bağlarsan oda gerçek aşk olur fakat aksi olursa nefsini doyurmuş olursun, bizim bu cihana gelme sebebimiz aşkdır ama ilâhi aşktır.
“ Dörtlüğüm buna şahittir işte;
Aşkından bir hal oldum;
Sevgi’yi içtimde sarhoş oldum,
şahdamarımızdan bile yakınsan,
Seni hisettimde kalbe pür-nur oldum. “
İnsanla başka bir insan arasında bağdır.
Bunun çeşiti çoktur emsâli olarak anne sevgisi / bana sevgisi / çocuk sevgisi / eş sevgisi / hayvan sevgisi daha çok misal var kesemizde amma bunlar bile anlatmaya yeter.
Bu aşk-ı fâni de iki şekilde olur;
Ya Allah için sevip evlenir yuva kurarsın buna meşru aşk denir,
Ya da nefsin için sevip yasak ilişki yaşarsın buna gayrı meşru aşk derler.
Allah için seversen,
“ beklerim seni her gün usanmadan;
Ellerin ellerime bedenin bedenime sarılmadan,
Kalbin kalbime değerek beklerim seni,
Kavuşmak değil ölüm bedenimi sarana kadar. “
Nefsin için seversen,
“ Dudakların dudağımda yansın;
Bedenin içimde dolaşsın,
Her vakit aklımdasın,
Çıkmıyor sen denen aşkiyet. “
Bana kalırsa aşk budur işte seni sevmek seni sende yaşamak,
Aşk bir kadına / erkeğe şehvet duymak değildir.
Sonuna kadar okuduğunuz için teşekkür ederim sevgili okurlarım 🌹😊
News
