RUHA AĞIT

Iyalin tasvir eder güzelliği, teselli edemezken ruhumu, Payidar kıldı beni, bu mahremiyle ilelebet, Sızar bir zehir gibi acının en vicdansız görkemi Hücum eder üstüme, delik deşik eder zuhurumu. Ben kanlı harpler verdim, ruhumu susturarak Kısrak düşüncelerim zamanda bir yıldız gibi kaydı. Geceler soyundu, uyandı gün bir darbeyle, Kahpe kuytular bulur beni hep o karanlık rengiyle. Issız kalabalıkta harlanır en arsız çekingenliğim. Yüzümün mihrabına eğilir, siner kimsesizliğin aksi, İzler onu fısıltıların o muhteşem vecdi, Katre katre çığlıklarım gecenin matemiyle yarışır. Süreğen huzursuzluğum bir iki acziyetimden gelir; En delirecesi sükûnum tuzak kurar ansızın. Ruhumu kıskacında sürükler durmaksızın sanrılar, Vaad eder gün ışığını körpe karanlığın üstüne. Dilenirken geceden, yârin mahzun sesini Tırnaklarını geçirmiş boynuma, sinsi elleri zulmetin. Ahlar ağacında sallanırken kimsesiz benliğim, Okunur ruhuma ağıt inceden inceden.   Zübeyde Demir