DOLAR 19,3938 -0.05%
EURO 21,3251 0.06%
ALTIN 1.244,76-0,45
BITCOIN 568831-2,79%
İstanbul
13°

PARÇALI AZ BULUTLU

04:40

İMSAK'A KALAN SÜRE

xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwinbetonred bizbet
Casibom
PROJE İSMİ AMACI DURUM BAĞLANTI LİNK
100 Yazar 100 Eser Cumhuriyetimizin 100. yılına özel Tamamlandı Satın Alabilirsiniz
Kudüs Kanayan Yaramız Tamamlandı Satın Alabilirsiniz
Yarım Kalan Hikayeler Herkesin bir hikayesi vardır Eser alımı tamamlandı Eser Paylaşımı
Öğretmenim Sizi etkileyen öğretmeninizi anlatın antolojide yer verelim Devam ediyor Eser Paylaşımı
Ortadoğu şiir yarışması 3 kişiye ödül verilecek Devam ediyor Eser Paylaşımı
Güle Revan 40 Yazar 40 Naat Eser alımı tamamlandı Satın Alabilirsiniz
İsmail Karasu’nun Bu Haftaki Röportaj Konuğu – Serkan Fırat
1153 okunma

İsmail Karasu’nun Bu Haftaki Röportaj Konuğu – Serkan Fırat

ABONE OL
22 Ağustos 2024 00:36
İsmail Karasu’nun Bu Haftaki Röportaj Konuğu – Serkan Fırat
2

BEĞENDİM

ABONE OL

1- Serkan Fırat kimdir, bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1977 İstanbul doğumluyum. Aslen Sivaslıyım. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul’ da tamamladıktan sonra Üniversiteyi 19 Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünde okudum.
2002 yılında Milli Eğitim Bakanlığında öğretmen olarak görev yapmaya başladım. 14 yıl boyunca öğretmenlik ve çeşitli kademelerde eğitim yöneticilikleri yaptım. 2016 yılında kurumlar arası geçiş ile Gençlik ve Spor Bakanlığına geçtim. Halen yurt hizmetlerinden sorumlu şube müdürü olarak kamu görevime devam ediyorum.
Rumeysa, Yusuf ve Adnan isimlerinde 3 pırlantanın emanetçisiyim.
2- Bize kısaca eserlerinizden bahseder misiniz?
Evlatlarıma bir vasiyet, bir miras, babalarının gönül dünyasından bir eser kalsın niyetiyle yola çıktığım 2022 yılında yayımlanmış, 99 adet sözden oluşan, bir pendname (öğütname) denilebilecek “Ezahir-i Efkar” isimli kitap ilk eserimdir.
İkinci eserim ise “Gül Hara Pervane Nara” isimli eserdir ki bu günlerde baskısı gerçekleşiyor. Gül Hara Pervane Nara, zaman zaman kaleme aldığım şiirlerden oluşan bir kitap. Kitapta aşkın 3 merhalesi denilebilecek, ellerinde çiçekler ile sevdasının peşinden gidenlere, Leyla’ dan Mevla’ ya yolculuğu devam edenlere ve son olarak da gerçek aşkta yaşamaya başlayanlara ithafen yazılmış bir eserdir.
3- Ezahir-i Efkarın manası nedir?
Ezahir-i Efkar, fikir çiçekleri anlamına gelmektedir. Evlatlarıma yol gösterecek işaret levhalarından oluştuğu için kitaba bu isim verilmiştir.
4- ilk eseriniz Ezahir-i Efkar kitabınızda kullandığınız Münib mahlasının manası ve sizin için önemi nedir?
Münib mahlasının iki anlamı vardır. Birincisi dünyaya, masivaya sırtını dönmüş, yüzünü Rabbine çevirmiş anlamındadır. İkincisi ise faydalı ve güzel yağan yağmur anlamındadır.
Ezahir-i Efkar yani Fikir Çiçekleri’ nin tohumları akıllara, gönüllere saçıldıktan sonra onları yeşertecek can suyu olsun ümidi ile Münib mahlası kullanılmıştır. Ancak bu kuru kuruya bir benzetme değildir, burada nazara verilmek istenen; kitapta yazılı olan sözlerin okuyucuda karşılık bulması, okuyucuya tesir etmesi için öncelikle sözü söyleyen kişinin, yazarın bunu yaşıyor olması gerekliliğidir. Yani önce yazarın kendisi yazdıklarını yaşasın ki okuyucunun gönlünde ki tohumlara faydalı bir yağmur olsun anlamındadır.
5- Aynı zamanda bir eğitimci olarak ülkemizdeki okuma alışkanlığı ve okuma düzeyini değerlendirebilir misiniz?
Ustaların dediği gibi “okumadığımız her gün karanlıktayız.” Okuyan insanların sosyal hayatta ki iletişim becerileri, kendilerini ifade yeterlilikleri, davranış incelikleri, nezaketleri hemen kendini fark ettirmekte. Maalesef internet, sosyal medya bağımlılıkları okumanın önünde en büyük engel gibi duruyor. Ve yine üzülerek söyleyeceğim ülkemizde de kitap okuma oranı oldukça düşük ve sosyal hayatın içinde, trafikte, markette, hastanede vb. bunun güçlüklerini hep birlikte yaşıyoruz.
6- Kitap çıkarmaya nasıl karar verdiniz, sizin için yazmak ne ifade ediyor?
Yukarıda da bahsettiğim gibi aslında gayem evlatlarıma babalarının gönül dünyasından bir eser bırakmak idi.
Hadimi, bir beytinde şöyle der;
Adem odur cihana bıraka şol bir eser
Esersiz göçenin yerinde yeller eser
Yani insanlığa faydalı bir eser bırakmak adeta ölümsüzlüğe ulaşmak gibidir. Arkanızdan adınızın anılacak olmasına, defterinizin kapanmamasına bir vesile.. Ölümsüzlüğe talip olan, insanlığa faydalı bir eser bıraksın. Elbette bu sadece bir kitaptan ibaret değildir, bazen bir okul, bir hastane, bir hizmet…

7- Büyük şehirler ile yaşadığınız şehir Kastamonu nun yazarlık üzerine farklı etkilerinden söz etmek mümkün mü?
Her şehrin kendine has bir cazibesi mevcut. Kastamonu; tarihi ve kültürel dokusunu muhafaza etmiş e kadim bir şehir. İstanbul, Kız kulesi, boğazları, Galata Kulesi ve daha nice güzellikleri ile adeta insanı yazmaya zorlayan güzellikler membaı. Bu gibi örnekler çoğaltılabilir. Şehir için yazar üzerinde etkisi olan unsurlardan birisidir diyebiliriz.
8- Sizi çok sinirlendiren veya ifrid eden bir soru var mıdır?
İnsanları dinleyen, anlamaya gayret eden, çözüm odaklı bir fıtratım olduğunu düşünüyorum. İşim gereği binlerce üniversite çağında ki gençlerle sürekli bir aradayım. Hoş görü, sabır adeta hayatımda bir düstur oldu. Dolayısıyla beni sinirlendiren bir soru yok diyebilirim.
9- Memleketiniz Sivas a özleminiz ne düzeyde?
Gençlik dönemlerinde memleket, hemşericilik kavramları adına insanın farkındalığı çok yüksek olmuyor. İleri yaşlarda bu bağlılık, özlem sanki daha baskın hale geliyor. 47 yaşına girmiş birisi olarak evet itiraf edeyim, memleketimi çok seviyor, çok özlüyorumm.. : (
10- Bize kısaca sevginin tarifini yapar mısınız?
Bizim Yunus, Derviş Yunus demişti ya;
“Ben gelmedim dava için benim işim sevi için
Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim…”

İşimiz, gücümüz sevmek olmalı. Her işimizi sevgi üzerine bina etmeli. Severek yapmalı ki yapılan iş meyve versin.
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” Hadisi şerifi de sevginin gücünü, gerekliliğini en güzel şekilde anlatıyor bize.
11- Eğitimci gözüyle anne babaların çocukların eğitimi konusunda üzerine düşen görevler nelerdir, neler eksik veya abartılı yapmaktadır?
Eğitimin en etkili yolu rol model olmaktır. Anne babaya düşen dosdoğru bir yaşam sürmektir. Zira evlatları onların ayak izlerini takip edecektir.
Günümüzde ebeveynlerin en abartılı yaptıkları şey ise yokluk dönemlerinden geçmiş olmaları sebebiyle “ben görmedim çocuğum görsün, ben yaşamadım çocuğum yaşasın , mahrum olmasın” düşüncesi ile çocuklara sunulan sınırsız konfor alanı ve lükstür. Oysa geldiğimiz nokta bize gösterdi ki en güzel terbiye aracı yokluk imiş. Varlık ile imtihan, yokluk ile olan imtihandan daha zormuş.
Evlatlarımız, yokluk görmeyip, yokluğun getireceği meşakkatleri paylaşmadıkça onları şükürsüzlükten, kanaatsizlikten, israftan kurtaramayacağız.
12- Sizce okuma alışkanlığı nasıl kazanılır?
Kişinin hayatında ki rol model insanların anne, baba, öğretmen… okuyor olması kişiye okuma alışkanlığı kazandırmada en etkili faktörlerden biridir. Okunacak eser seçiminin ilgi duyulan alanlarda olması, seviyeye uygun olması da kişinin okumaya devamlılığını sağlamakta önemlidir.
13- Eskiden günümüze (yeni-eski) kalemini çok beğendiğiniz veya sizi etkileyen sevdiğiniz yazar ve şairler kimlerdir?
Halk edebiyatının bir türü olan Tasavvuf edebiyatı, özel ilgi duyduğum alan. Dolayısıyla Hoca AhmedYesevi’ den başlayarak Yunus Emre, Mevlana ve Divan Edebiyatının en parlak dönemlerini yaşadığı 16. – 17. Yüzyılda yaşamış hemen her divan şairi benim için ayrı bir muhabbet konusudur. Daha yakın dönemlerde ise Necip Fazıl Kürek, Yahya Kemal Beyatlı’ yı sayabilirim.
14- Yazar olmanın ve kitap çıkarmanın zorlukları nelerdir?
Yazmak bir gönül coşkunluğu, duyguların taşkınlığı ile mümkün. İçinize sığdıramadıklarınızı kağıda dökmeye başlıyorsunuz. Bu duygu yoğunluğunu bazen o kadar şiddetli yaşarım ki iki göz iki çeşme elimdeki kağıt ıslanarak dizeler dökülür.. Ve bazen kalbimin bir yaprağın rüzgar karşısında sallanışı gibi titrediğini hissederim.. Yazma işi sona erdiğinde yorulduğumu, üzerimden TIR geçmişçesine halsizliğimi fark ederim. Yazmak zor iş vesselam.
Kitap çıkarmanın zorluklarına gelince; Kitap yazarın gönül meyvesidir, adeta evladı gibidir. Kapak tasarımından, editörlüğüne kadar her adımda kılı kırk yarar ancak yayınevleri ticari amaçla kurulmuş müesseseler olduğu için yazarın bu hassasiyetlerini pek gütmezler. Onlar daha çok işin ticaret tarafındadırlar. Maalesef yazar genelde içine sinmeyen bir ürünü boynu bükük şekilde rıza gösterir sonunda. Elbette işini iyi yapan yayınevleri de mevcuttur, onların hakkını da teslim etmek gerekir.
15- Gelecekte yazarlıkla ilgili hedefleriniz var mı ? Varsa nelerdir?
Şu anda yayımlanan Ezahir-i Efkar ve Gül Hara Pervane Nara isimli iki eserimiz ve Vaveyla, Güle Revan, 100 Yazar 100 Eser, Kudüs isimli kolektif eserlerde de yazılarımız, şiirlerimiz mevcut. Bir müddet bu eserlerin içerikleri ile konferanslar, hasbihal programları ile gençlerle bir araya gelmeyi planladık.
16- Genç yazar adaylarına buradan bir tavsiyeniz veya öneriniz olur mu ?
Genç arkadaşlarıma yazma hususunda mutlaka bir eğitim almalarını tavsiye ederim. Bununla ilgili gerek yüz yüze gerek online şekilde uzaktan eğitim atölyeleri mevcut. Ve boş bardak ile ikram olmaz mucibince dolu olmak icab eder. Dolmanın en güzel yolu ise okumaktır. Gerek yerli gerekse dünya klasikleri mutlaka okunmalıdır. Sonrasında hususi alanı ile ilgili daha spesifik okumalar ve incelemeler ile devam etmelidir.
17- Hayatta kendinize düstur edindiğiniz veya sizinle özdeşleşen bir söz var mı?
“Ezahir-i Efkar isimli eserimizde yer alan, “Ne Olursan Ol ! Biz Geliyoruz..” sözünü çok önemserim. Her ne kadar bir Türkmen sufiye ait olsa da Mevlana’ ya isnad edilen “Ne Olursan Ol ! Gel..” sözü modern dünya insanında karşılık bulmuş ve bir ümit kapısı oluşturmuştu. Bu büyüklerimizin ruhu şad olsun diyerek, rahmetle anarak zamanımız dünya insanında gözlenen halleri gereği artık davete icabetin de olmadığı dolayısıyla rol model olacak kimselerin kendilerinin gitmesi gerektiği böyle bir sözün ortaya çıkmasına vesile olmuştu. İnanan insan su gibidir herkese ve her şeye lazımdır düsturu da bu sözün ortaya çıkmasına vesile olmuştur.
18- Mavikuş Medya Edebiyat Ödüllerinde hangi dalda ödüller aldınız ?
Tasavvuf Edebiyatı alanında onur konuğu olarak davet edildim ve ödül aldım. Ayrıca okurların oylarıyla belirlenen en iyi seslendirmen alanında da ödüle layık görüldüm.
Okur Soruları;
1- Yazarımızın en çok hangi konular hakkında yazdığını ve ilk çıkan kitabı hakkında ki görüşlerini öğrenmek isterim.
Tasavvuf edebiyatı özel ilgi duyduğum alan. Bu türün genel konuları Yaratıcı ya ulaşmanın yolları, güzel ahlak ve nefsin terbiyesi ile dosdoğru bir hayat yaşama üzerinedir.
İlk eserimiz Ezahir-i Efkar, sadece evlatlarıma miras niyeti ile yola çıktığım eser olduğu halde hiç ummadığımız şekilde bir tanınırlık ve okunma düzeyine ulaştı. Bugün Almanya’ da da satılan eser önümüzde ki günlerde Portekizce ye çevrilerek Latin Amerika ülkelerinde de satış imkanı bulacak. Buradan şöyle bir sonuca ulaştım, samimiyet ile yaptığınız, ticari kaygı gütmediğiniz işler sizin bile tahmin edemeyeceğiniz başarılara ulaşıyor.
2- Kitaplarında hangi tür şiir sanatını kullanmakta ve hangi konulardan bahsetmektedir ?
Tasavvuf edebiyatı özel ilgi duyduğum alan. Tasavvuf şiiri, tekke şiiri de denilebilir. Bu türün genel konuları Yaratıcı ya ulaşmanın yolları, güzel ahlak ve nefsin terbiyesi ile dosdoğru bir hayat yaşama üzerinedir. Bunun yanı sıra aşkın bir merhalesi diyebileceğimiz sevda üzerine de şiirlerim mevcut.
3- ……….. Böylesi bir kitap ismi için esinlendiği şey ne olmuştur?
Ezahir-i Efkar, fikir çiçekleri anlamına gelmekte. Yaşantım boyunca oluşan tecrübeleri, hayata dair fikirlerimi evlatlarıma vasiyet, miras olarak bırakma, onlara hayatları boyunca izleyebilecekleri işaret levhaları oluşturup yola dizme gayesi ile yazdığım için bu ismi vermeyi uygun gördük.

En az 10 karakter gerekli

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

WP Radio
WP Radio
OFFLINE LIVE